Bayram ÖZEN yazdı “Siz, ey gözü görenler”

Bayram ÖZEN yazdı “Siz, ey gözü görenler”

ABONE OL
Ağustos 3, 2022 19:05
Bayram ÖZEN yazdı “Siz, ey gözü görenler”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gözlerin önemini, özellikle de aşk üzerindeki önemini biraz abartmıyor musunuz siz ey gözü görenler!

 

Dün uzun zaman sonra tekrar dinlediğim bir radyo tiyatrosunda, genç bir oğlan, su kenarında bir rakı masasında, bir kızı ne kadar sevdiğini, kızın yalnızca güzel gözlerini, tatlı bakışlarını anımsadığını ağzı kulaklarında anlatıyordu. Daha tecrübeli olduğu anlaşılan abilerden biri ise, aşkın zaten ancak bu şekilde anlamlanabildiğini, bu şekilde yaşanabildiğini aktarıyordu genç oğlana, yine gülerek ve geçmiş aşklarını hatırlayıp iç geçirerek. Yine dün bir şarkıda aşk ve gözler arasında var olduğuna inanılan sıkı bağdan bahsediliyordu. Gerek Türk edebiyatı, gerekse dünya edebiyatı, vıcık vıcık anlatır her zaman, aşkın ancak gözlerle başladığını ve en iyi onlar vasıtasıyla yaşanabildiğini. Ela gözler, yeşil gözler, ışık saçan gözler, delici gözler, baştan çıkarıcı gözler gibi basmakalıp ve yüzeysel deyimler âdeta bir ayrık otu gibi sarmıştır tüm edebiyatı, başka hiçbir şeye yer bırakmamacasına, başka hiçbir farklı çiçeğin yetişmesine olanak tanımamacasına… İyi ama azizim, eğer aşk gerçekten gözlerle başlıyor ve onlarla en iyi yaşanabiliyorsa, benim gibi ekran kartı doğuştan yanmış, ışık bile göremeyen biri, ergenliğe adım attığı günden beri farklı kişilere karşı da olsa nasıl ve neden sürekli âşık olabiliyor? Aşk bir kıvılcımlanma, bir elektriklenme, bir kimyasal reaksiyondur kişiler arasında dolaşan. Bu kimyasal reaksiyonu gözlerin en görünür, en belirgin şekilde yansıtan araçlardan biri olduğunu kabul edebilirim. Ama peki ya kızaran bir yüz, titreyen eller, devamlı gülen dudaklar ve âşık olduğunuz kişi için her zaman her şeyinizi feda edebileceğinizi ima eden davranışlar? Peki ya onun sesini, kokusunu, rüzgârını duyduğunuzda içinizde hissettiğiniz kıpırtılar? Onun nefesinin ruhunuzda estirdiği kâh güneşli, kâh yağmurlu o yeller? Hele âşık olduğunuzda yaşadığınız acılara da, sevinçlere de duyduğunuz o minnet? Size aşkta gözlerin rolünü yadsıyın diyebilmem elbette mümkün değil, ama âşık olduğunuzda bir an gözlerinizi kapatıp vücudunuzdaki diğer kıpırtıların da farkına varın diyebilirim. Hem işin başka bir boyutu da var: Bugüne kadar kendinizden zayıf gördüğünüz tüm dezavantajlı grupların en temel haklarını gasp etmek için uğraştınız bilerek ya da bilmeyerek. Bir tekerlekli sandalye kullanıcısının şehri dolaşma ve bir binada istediği yere istediği gibi girebilme hakkını, hatta belki de bir dağcı olup Everest’e çıkma hakkını çaldınız. Bir körün Robert Kolej’de ya da Darüşşafaka da okuma, doktor, pilot, ya da hâkim ve savcı olabilme, güzel bir resmi, bir manzarayı görebilme, ay ve güneş tutulmalarını izleyebilme hakkını, engelli kişilerin engelleri ne olursa olsun sevdiği engelsiz kişiyle evlenebilme hakkını….. Ve bizlere ait olan, bizler için temel sayılan daha pek çok hakkı ya gasp ettiniz, ya da en azından gasp etmeye teşebbüs ettiniz. Normalde sizler için nefes almak kadar kolay olan pek çok eylemi, bizler on yıllarca mücadele ederek gerçekleştirme olanağını bulabiliyoruz ancak. Hiçbirine itirazım yok yine de bunların. Benim bu aklım, bu iradem bende oldukça, benden almaya çalıştığınız her hakkım için kıyasıya mücadele edebilirim sizinle. Aranızda ben olarak var olabilmek için sizlerden daha çok çaba göstermek zorunda olmaya da eyvallah. Ama bir tek şeyi, aşkı tekelinize almanıza göz yumamam. Hayır, izin veremem buna asla! Çünkü iyi biliyorum ki, aşkı kaybedersem, uğrunda mücadele ettiğim diğer tüm hakları, bana ait olması gereken, sizden almam gereken diğer tüm değerleri de beraberinde kaybetmiş olurum. Üstelik aşkı bu kadar yüzeysel anlayıp yaşamanıza izin verirsem, 14 yaşımdan beri hayatıma şu veya bu şekilde hep renk katmış olan aşka da haksızlık etmiş olurum. Ben doğmadan önce de var olan, ben öldükten sonra da var olacak olan, kurbanlarına gerektiğinde dağları deldiren, onları göklere uçuran, zehir içirten, öldüren ve dirilten o yüce varlığa haksızlık edersem, Tanrı korusun, gazapların en şiddetlisine uğrarım diye korkarım. Gözlerinizi açın artık ve ruhunuzu bu yüzeysel, bu basmakalıp tasvirlerden kurtarın. O zaman dünyanın en renkli aşk şaheserini de yaratmış olursunuz. Aşk dolu bir gün olsun hepinize…

    En az 10 karakter gerekli