Bayram ÖZEN yazdı. “Bir yerlerde açık bir kapı olmalı”

Bayram ÖZEN yazdı. “Bir yerlerde açık bir kapı olmalı”

ABONE OL
Eylül 15, 2022 18:30
Bayram ÖZEN yazdı. “Bir yerlerde açık bir kapı olmalı”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir yerlerde açık bir kapı olmalı

Bulunduğumuz yerlerden; evimizden, işimizden, şehrimizden kaçıp uzaklaşma isteği hepimizi esir alır zaman zaman. Başkalarının koşullarına imrenir “ah keşke benim koşullarım da böyle olsaydı” diye hayıflanırız. BBC Türkçe’de okuduğum bir haber ise, bende arzuladığım koşullara ulaşmak için  derhal harekete geçme isteği uyandırdı. Kuralların tam anlamıyla hüküm sürdüğü, her şeyin monoton şekilde yolunda gittiği, sistemin saat gibi tıkır tıkır işlediği Almanya’da, huzurevinde yaşayan iki yaşlı adam, belli  ki sıkılmışlar monoton huzurevi hayatından ve kaçmak istemişler, huzurun sıkıcı bir tekdüzelik sanıldığı bu ortamdan.

Almanya’nın ünlü uluslararası metal rock festivali Wacken’e gidip bir güzel de kafa sallamışlar. Sonuçta ikna edilip geri dönmüşler ama felekten de birkaç güzel saat çalmış oldukları, kuşkusuz tartışılmaz. En rahat, en temiz, en düzenli, en sakin ve en güvenli bir ortam bile, seni dış dünyadan ayıran tel örgüler, duvarlar, demir kapılar ve güvenlik görevlileri olduğunda bir hapishane değil midir aslında zaten? İnsan kendi yarattığı tehlikelerden ve düşmanlardan korunmak için yaratmıyor mu bu bariyerleri üstelik? Az önce okumuş olduğum haber bana şunu düşündürdü. Bir insana aç ve açıkta kalmayacağı, mükemmel şekilde bakılacağı, yediği önünde, yemediği arkasında kalacak şekilde her ihtiyacının karşılanacağı bir ortam sağlayıp onu o ortama yerleştirmek, onu tam anlamıyla mutlu etmeye yetmeyecektir.

Ne var ki, pek çoklarının düşünebileceği gibi, onun tatminsizliğinden, nankörlüğünden kaynaklanmaz bu durum. Bir insanın elde ettiğinde mutlu olacağı çıkarsanan koşullar kurgulanırken, ona seçim şansı da sunulmalıdır. “24 saat boyunca sıcak suyun, ütülü kıyafetlerin, üç öğün yemeğin, iş ve uğraş atölyelerinde çeşitli sanatlarla meşgul olma fırsatın ve senin gibi arkadaşların olacak, ama hep burda kalacaksın, ve ancak biz izin verirsek dışarı çıkabileceksin.” şeklinde bir pazarlık söz konusu olduğunda mutlu olamaz hiçbir insan. Üstelik böyle bir pazarlık, kaçıp gitmenin cazibesini de artıracaktır. O ortamdan ne pahasına olursa olsun kurtulmak, artık o insan için varılmak istenen hedefin tam da kendisi haline gelecektir.

Sosyal medyada da ara sıra dolaşıp duran, Harun Reşit’e atfedilen, kadınlar ne ister başlıklı bir hikâyede, kadınların aslında seçim şansı istediği vurgulanır. Aslında seçim şansı isteyen, hatta buna yemek ve su kadar ihtiyaç duyan varlık, seçme istenci bulunan insandır. Kadını da, erkeği de duyar bu ihtiyacı. Bu nedenledir ki, yeni hayat ve iş koşulları, bu ihtiyaç üzre kurgulanmalıdır. “Bu işi yapmak, burada kalmak, bu koşullarda çalışmak, bu evde yaşamak zorundasın” yerine, “istediğin zaman şurda da kalabilirsin. şuraya da gidebilirsin. bu işi şu veya bu şekilde de yapabilirsin” mesajları da ön plana çıkarılmalıdır.

Bir yerlerde açık bir kapının olduğunu bilse, emin olun belki de kaçmak istemez insan aslında. Hem gerçek, hem de sanal parmaklıklarımızdır bize içinde olma fırsatını bulamadığımız dünyaları merak ettiren. Huzurevleri, işyerleri, okullar, evler, hep varlıklarını inkâr edemeyeceğimiz, yok etmekten de hiçbir fayda sağlamayacağımız yerlerdir kuşkusuz. Ama buraları hem gerçek, hem de sanal anlamda daha açık ve esnek bir hale getirmediğimiz takdirde, mevcut parmaklık ve duvarlara, görevli ve önlemlere  yenilerini eklemekten başka çaremiz olmayacak.

Huzurevinden kaçıp kendilerini Wacken’de bulan yaşlı amcalarımı yürekten tebrik ediyor, bir sonraki maceralarında kendilerini Bodrum Müzik Festivalinde ,bir Fazıl Say Konserinde bulmalarını umutla ve istekle bekliyorum. Büroda hiçbir iş güç yokken 8 saat boyunca odamda kapanmak zorunda bırakılmayı da sonuna kadar reddediyorum! Kapanmıyorum da zaten… 🙂

    En az 10 karakter gerekli